İnsan aşk için neler yapabilir ?
Ben bu meseleye biraz tasavvuf yönüyle bakmak isterim.
Aşk, Bediüzzaman hazretleri tarafından mecazi ve hakiki olarak iki şekilde tanımlanmıştır. Bu dünyada gözümüz ile gördüğümüz yani müşahade ettiğimiz bütün canlı ve cansız heryeşe yapılan muhabbetler mecazidir. Leyla’nın mecnunua, ve Aslı’nın Kereme muhabbetleri, sevgileri, aşkları hep mecazidir. Ne zamanki bu sevgi ve aşkları onları sevgi ve muhabbetin kaynağı olan Allah’a ulaştırırsa ve o muhabbet Allaha dönerse o zaman o aşkı mecazi, hakiki aşka inkılap eder.
Bunu aşk-ı mecazi aşk-ı hakikiye inkılap eder. Şeklinde de özetlemiştir.
İşte insan eğer kendisine verilmiş bu aşk duygusunu fani şeylere ölçüsüzce harcadığında hep zarar görmüştür ve görmeye de devam edecektir. Çünkü Cenab-ı Hak, insana verdiği kalbin içine kendisine layık şekilde muhabbet ile dolmasını istemektedir. Bunu da Kur’anında Kalpler ancak Allahı anmakla tatmin olur" ayeti ile bize ders vermiştir. Zaten Allah’ı sevince O’nun mahlukatını da O’nun hesabına seviyor. Bu da ibadet oluyor. Ama evvelce mahlukatı sevip sonra Allah’ın sevgisine ulaşmak herkese nasip olmuyor. Olana da çok zahmetler sonunda oluyor. İşte Leyla ile Mecnun kıssası.
Bundan dolayı Dünyayı ve ondaki mahlukatı mana-ı harfiyle sev. Mana-ı ismiyle sevme. Ne güzel yapılmış de. Ne güzeldir deme. Diye Bediüzzaman hazretleri bizi çok güzel irşad etmiştir.
Ne mutlu kendisine verilen maddi ve manevi cihazları onları kendisine veren Allah rızasına uygun kullananlara.