Tarihin çeşitli çağlarında değişik uygarlık çevrelerinde belirleyici olan bilimin 18. yüzyılla birlikte sergilediği gelişmeler, artık insanın zihinsel gücünün nerelere kadar uzanacağına ve neleri başarabileceğine dair aşikâr bir bilinç uyandırmaya başlamıştır. Bu yüzyıldan sonra felsefeciler bilim ve uygulamalarına ilgilerini yöneltmişler ve onu anlamaya ve toplumdaki rolünü aydınlatmaya çaba harcamışlardır. Önce sanayileşme, daha sonra da dünya savaşları; bilimi etkileyen toplumsal, iktisadi, askeri vb. koşulların dikkat çekmesine yol açmıştır. Günümüzde ise bilimsel ve teknolojik gelişmişlik düzeyinin, ülkeler arasındaki rekabette belirleyici faktör olduğu apaçık gözlenmekte ve yaşanmaktadır.